Month: Nisan 2015

En İyi Roman Ödülü Bay Mercedes’in !

Büyük üstat, babaların babası, şahane yazar King’in polisiye-gerilim tarzında ki Bill Hodges üçlemesinin ilk kitabı olan Bay Mercedes, 2015 Edgar Allan Poe Ödülleri’nde en iyi roman ödülünü aldı.

11164713_1037248666303902_536134293593990545_n

King, Mr.Mercedes romanı ile Edgar – En İyi Roman ödülünü alırken.

Bay Mercedes, ülkemizde Aralık 2014’te yayınlanmıştı. Serinin ikinci kitabı ‘FINDERS KEEPERS’ 2 Haziran 2015’te yayınlanacak. 2015 Edgar Allan Poe Ödülleri hakkındaki diğer detaylara buradan ulaşabilirsiniz.

 

Kara Kule Serisi Film Oluyor !

Sony Pictures kürsü başkanı Tom Rothman, dişine göre bir proje bulmuşa benziyor. Sony Pictures, MRC ile Stephen King‘in büyü ile iç içe geçmiş, ve silahşor Roland Deschain‘in maceraları etrafında dönen Kara Kule serisini hem beyazperdeye hem de televizyonlara taşımak için güçlerini birleştirdi. Sony, projenin sinema ayağıyla ilgilenirken, MRC ise dizinin yapımını üstleniyor.

Senaryo genel olarak serinin ilk kitabı olan Silahşor, ve Roland ile Jake arasındaki ilişki üzerine yoğunlaşacak. Film, korku ve fantezinin bir karması olacak. En son taslak, Akiva Goldsman ve Jeff Pinkner’ın birlikteliğiyle yazılmış durumda. İkili, daha önce Universal ve Warner Bros’ta yazılmış senaryolardan, bambaşka bir hikaye geliştirmeye koyulmuş durumda.dark-tower-stephen-king

Sony ve MRC bir yandan yazar kadrosunu geliştirmenin peşinde koşarken, bir yandan da hayranlarının uzun zamandır hasretini çektiği projeye hız vermiş durumda. Javier Bardem ve Russell Crowe‘un da aralarında bulunduğu birçok isim, silahşorümüzü beyazperdeye taşımak için düşünülmüş fakat kesin karar yönetmen belirlendikten sonra verilecek.

Serinin yaratıcısı King ise, yıllarını verdiği Kara Kule serisini nihayet ekranlarda görecek olmaktan büyük bir heyecan duyduğunu belirtiyor ve konuyla ilgili “Roland ve arkadaşlarının maceralarında onların yanından ayrılmayan hayranlar, uzun süredir akıllarında bir hayal olan projenin tamamen gerçek olduğunu görecekler. Bu serime, dahiyane ve yaratıcı bir yaklaşım.” diyor.the_dark_tower_by_machiavellicro-d70h8pi

Rothman ise seriyle ilgili düşüncelerini şöyle ifade ediyor: “Böylesine kapsam, görü, karmaşık karakterler ve tamamıyla düşünülmüş bir dünya içeren bir avuç proje var ve Stephen King’in Kara Kule’si de bunlardan biri. Sıkı bir hayranım. Ve, aynen Stephen gibi, Akiva ve Jeff’in çizdiği yola bizler de hayran kaldık. Bu yapım, yönetmenlerin küresel bir projeye damgalarını vurmaları için mükemmel bir fırsat.” açıklamalarında bulundu.

Kaynaklar:

Türkçe

İngilizce

Sarah Gadon ’22/11/63′ Kadrosuna Katıldı

King’in çok satan eserlerinden olan, İngilizce öğretmeni Jake Epping’in John F. Kennedy suikastini engellemek için zamanlararası yolculuk yaptığı roman 22/11/63 ‘ün dizi adaptasyonu Hulu’ya yeni bir isim katıldı; Sarah Gadon.sarah-gadon-at-dracula-untold-premiere-in-london_5Yapımcılığını J.J. Abrams’ın yaptığı dizinin başrolü James Franco’ya emanet. Hulu dizisi ile ilgili daha önce ki gelişmleri bu haberimizde yer vermiştik.

Kaynak

Yeni Kısa Hikaye Kitabına Hazırlanın !

King’in sadık okuyucuları 2015 sonbaharında yeni bir kitapla daha tanışacak.  20 kısa hikaye ve dergi yazılarının derlendiği kitabın ismi ‘The Bazaar of Bad Dreams’. Kısa hikayelerin yanı sıra, yazma tavsiyeleri ve hikayelerin ilham kaynakları da paylaşılacak.

The Bazaar of Bad Dreams‘e geçtiğimiz günlerde newyorker.com‘da yayınlanan kısa hikaye ‘A Death’ de dahil olacak. ‘A Death’ adlı kısa hikayeyi henüz okumamış olanlar buradan ulaşabilir.

‘The Bazaar of Bad Dreams’ 3 Kasım’da yayınlanacak, detaylar bu adreste.

The Bazaar of Bad Dreams’ ne zaman dilimize kazandırılır bilinmez ama daha Türkçe olarak yayınlanmamış King kitapları mevcut, 2014 Kasım ayında yayınlanan ‘Revival’ gibi. Gözler şimdi telif haklarının sahibi Altın Kitaplar’da.

En İyi 5 Kıng Filmi

1- Shawhank Redemption (Esaretin Bedeli) (1994):

1059753_57750f11d0ff5b706f40fb3db8a971c2

Tim Robbins ile Morgan Freeman’i bir araya getiren film, Andy Dufresne’nin masum olduğunu savunmasına rağmen karısını ve sevgilisini öldürdüğü gerekçesiyle Shawshank Devlet Cezaevi’nde yaklaşık 20 yıl geçirir. Cezaevinde kaldığı süre boyunca diğer mahkûmlardan Ellis Boyd “Red” Redding ile arkadaşlık kuran Dufresne, cezaevi müdürünün para aklama faaliyetlerine, yardım etmeye başladıktan sonra gardiyanlar tarafından korunmaya başlanır.
Film; iyi bir gişe yapamamasına rağmen eleştirmenlerden olumlu not alarak 7 dalda Oscar’a aday gösterilmiştir ve Amerikan Film Enstitüsü’nün (AFI) hazırladığı 100 Yılın 100 Filminin 10. Yıldönümü listesine dâhil edilerek, büyük bir başarı sağlamıştır. Bunun haricinde; Imdb.com’da 10 üzerinden 9.3 alan film yılın filmi seçilmiştir. Şu ana kadar izlediğimiz en iyi Stephen King filmi olmakla beraber, duygusal kroşelere başvurarak gerçeği tüm çıplaklığıyla ortaya koyar. Gözyaşlarının sel oluşundan hiç bahsetmiyoruz bile…
Filmin en büyük özelliği ise Rita Hayworth’un hikâyesinin filme yansıyor oluşudur. Peki, filmin “Papillon” ve “Great Escape” filminden sonra en iyi üçüncü hapishane filmi olduğunu biliyor muydunuz? Stephen King tarzından çok farklı bir kulvarda yer alan film, Stephen King’in kafasının içindeki acı olayları öyle bir anlatır ki, saatlerce etkisinden çıkamazsınız.

2- The Green Mile (Yeşil Yol) (1999):

1059753_9c4d8d8fea984e04f95e73cf37a0c83c

Tennessee Eyalet Hapishanesinde çekilen filmde, infazların yapıldığı elektrikli sandalyenin tasarımı yapılırken New York`taki Sing Sing hapishanesinin gerçeğinden yararlanılmıştır. Film, ‘En İyi Film’, ‘En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu’, ‘En İyi Uyarlama Senaryo’ ve ‘En İyi Müzik’ ödüllerine aday gösterilmiştir. En az “Esaretin Bedeli”  kadar şaşalı olan “Yeşil Yol” gelmiş geçmiş en duygusal ve acıklı filmlerden biridir. İşte bu sebeple bazı Stephen King hayranları şunu sormuştur: “Korku uzmanı olan King, seyircileri hüzünlendirmeyi nasıl başarmıştır, altında yatan nedir?” Gerçekten bu soruya yanıt vermek çok zor, çünkü Stephen King’in bilmediğimiz çok özelliği var, bunlardan biri de duygusal oluşu sanıyoruz ki… Doğaüstü metaforlarla sarılı olan film, parapsikoloji ile harmanladığı hikâyeye farklı bir form vererek, hayatta mucizelerin olduğunu hatırlatmıştır. Mucize filmi halen izlemiş olanlar varsa, izledikleri zaman hayatları tamamıyla değişecek.

3- Shining (Cinnet) (1980):

1059753_a60c1beaaeb1b6a1d1b8997ac067ce46

Bir sahneyi neredeyse 70 kere çeken Amerika’nın en büyük yönetmenlerden biri olan Stanley Kubrick, “Shining”in uzun ve ayrıntılı takip sahnelerini çekmek için,  steadicam kullanmıştır ve şu ana kadar en uzun süreli kullanılan steadicam bu filmdedir. Çok fazla çekim tekrarı yaptıran mükemmeliyetçi Kubrick, Jack Nicholson’ın banyoya baltayla girmeye çalıştığı sahneyi 127 kere çekmiştir. Filmin kusursuz oluşu da bundan ileri gelmektedir. Stephen King’in en korkutucu filmlerinden biri olan “Shining” geçmişte yaşanan olayları bugüne taşıyarak, gizemin ve korkunun sınırlarını çizmiştir. Bunun da ötesinde; doğaüstü varlıkları ustaca kullanan Kubrick, çeşitli sürprizlerle ve fotoğrafik görüntülerle hikâyenin yönünü belirleyerek, sonundan başına kadar izleyicide merak duygusu uyandırmıştır. Kubrick’in film için Jack Nicholson’u seçmesi de filmi daha çok hareketlendirmiştir.
Yıllar sonra “Shining” yeniden çekilmiş ancak istediği başarıyı elde edememiştir.

4- Misery (Ölüm Kitabı) (1990):

1059753_2eb581290c07f8f65f0c0bc7ccc319b4

Filmin başrolünde yer alan Kathy Bates, sergilediği olağanüstü performansla dünya çapında tanınan bir oyuncuya dönüşmüştür. Acı ve ıstırabı gayet sert ve kanlı biçimde anlatan film, bir kadının şeytan kadar kötü olacağını ifade etmiştir. Bir insana yapılacak, en kötü şeyleri yapan Bates, psikopat bir karakterde olması gereken tüm özellikleri kullanarak, hunharlığın resmini çekmiştir. Hayatı boyunca acı çekmiş olan Bates, intikam alıp içindeki acılardan kurtulmak için, karşısındaki insanın duygularını düşünmeden kendi dünyasında olup biteni işkence çektirdiği karaktere yansıtmıştır. Bir insan bu kadar kötü olabilir mi dedirten film, bunun cevabını zaten birçok kere vermiştir. Kan tutar biz izleyemeyiz diyorsanız, en azından bazı sahnelerine bakmanızı öneririz çünkü böyle bir film kaçmaz.

5- 1408 (2007) :1059753_4cfccef65c5e59ae09019cb86772e626

Bir yazarın hayal gücünün, gerçekleri yaratmasına sebep olan film, yazarın çıktığı hayali yolculukta onun paralel imgelerle karşılaşmasına vesile olur. Stephen King’in her filminde olduğu gibi doğaüstü olaylar, yine ilginç olayların yaşanmasına sebebiyet verecektir. 1408 numaralı odada kalan yazar romanını gizemli bir odada yazdığını bilmediği için, yazdığı romanın gerçekleştiğini düşünmeye başlar. Sözün özü; filmin adını ortaya koyan mitlerden biri olan 1408 aslında şeytanın inine giden gizli bir geçittir. Ama 1408 numaralı oda hiçbir şekilde kayıtlarda gözükmemektedir, çünkü şeytanın odasıdır. 1408 sayılarını topladığınız zaman 13 sayısına tekabül eder. Buradan hareketle; seyirciye mantık oyunları yaptıran King, odanın uğursuzluğuna dikkat çeker. 1408 numaralarını toplamak aklımıza gelmedi diyorsanız, filmi yeniden izleyerek fikir teatisi yapabilirsiniz. Stephen King zaten denklem kurmayı çok seven bir yazardır, sayıların gizemini 13 sayısına yorması da bir hayli enteresandır. Şunu da belirtmeden geçmeyelim; film Stephen King’in kısa hikâyesinden uyarlanmıştır. Görsel efektlerle donatılan film, hem hikâyedeki detaylara eğilir, hem de mistik dünyanın kapılarını açarak, çapraz kurguya yer verir. Kedi fare oyununun oynandığı hikâye, bilinçaltında kayıtlı tutulan, tüm verilerin ortaya çıkmasına olanak sağlayarak, korku dolu bir atmosfer yaratır. Mutlaka izlenmeli!

Kaynak: Arzu Çevikalp / Haberturk.com

 

Kıng’den 1 Nisan Şakası

Geçtiğimiz pazartesi 5.Sezon finalini büyük bir reyting alarak tamamlayan The Walking Dead’in 6. sezonun ilk bölümünü King’in yazacağı, üç ana karakterin de öleceği haberi tarafından paylaşıldı.

Adsız

1 Nisan’ın anlamını unutanlar tarafından bu haber sosyal medyada bir hayli hızlı yayıldı fakat bu gelişme tamamen ‘şaka’ydı.

CBkJYODWIAA-Ueq.jpg large